Davut Nuriler Web Sitesi

                 YENİ  PAZAR  SEMALARINDA  SAVAŞ  UÇAĞI  İSTEMİYORUZ  !…  İŞ  VE  AŞ  İSTİYORUZ

1945-90 Yılları arasında 45 yıl boyunca tek partili komünist bir rejimle yönetilen Yugoslavya devleti Sovyetler Birliği ile aynı dönmede dağılma sürecine girdi. Çok sayıda devlet, özerk bölge ve etnik yapıyı bünyesinde barındıran 300 milyonluk Sovyetler, Kafkaslardaki bazı istisnalar hariç savaşsız bir şekilde dağılmayı başardı. Yarım asra yakın, Sovyetlerin baskıcı rejimi altında yaşamak zorunda kalan bir çok Doğu Avrupa ülkesi, 10-15 sene gibi kısa bir zaman periyodunda AB tam üyesi oldular, demokrasilerini geliştirerek  istikrarlı bir devlet yapısına kavuştular.

SOVYETLER BİRLİĞİ gibi dünyanın iki süper gücünden biri olan devletler topluluğunun, Avrupa ve dünya barışına fazla problem çıkarmadan dağılmış olması insanlık adına sevindirici olmuştur. Benzer gelişme Yugoslavya’nın dağılması için de beklenirken, ne yazık ki, tam tersi olmuş, 20. Asırda balkanlar üçüncü defa kitlesel ölümlerin yaşandığı kan gölüne dönmüştür. Yirminci asrın sonunda, yüzbinler ölmüş, milyonlarca insan canını kurtarmak için evini terk etmek zorunda kalmıştır. BM, AGİT ve Avrupa Birliğinin kurumları ve başka bazı global   kurumlar, eski Yugoslavya coğrafyasına barış ve istikrar getirmek için çaba harcamaya devam ediyor.

Eski Yugoslavya coğrafyasına barış ve istikrarın bu kadar  gecikmesi,  siyasi insani bir sürü problemin büyümesine sebep olmuş ve fakirlik iyice artmıştır. Bölgede anlaşmazlıklara, objektif bir gözle  baktığınızda hepsinde Sırbistan devletinin taraf olduğu görülebilir. 90 lı yıllarda dünya, bunun farkına varmış, ve başında Slobodan Miloşeviç’in bulunduğu Yugoslavya, BM tarafından ambargo ile cezalandırılmıştır. Belgrad rejimi, bu ambargo cezasından, S. Miloşeviç’i savaş suçları mahkemesine teslim ederek kurtulmaya çalıştı. 2006 da Cezaevinde ölerek mahküm olmaktan kurtulan Miloşeviç sonrasında, LAHEY’deki mahkemeler Sırbistan’ı ve onun ayrılmaz bir parçası olan Bosna’daki Sırp üst yönetimini  Srebrenica’da SOYKIRIM yapmaktan ve insanlığa karşı suç işlemekten mahküm etmiştir.

2000 yılından bu tarafa  Belgrad’da  hukümetler gelmiş geçmiş, ancak  günümüze gelinceye kadar Miloşeviç’in mirası ırkçı zihniyetin, ülkeyi yönetmeye  devam ettiğine üzülerek şahit oluyoruz. Uluslar arası mahkemelerin soykırım suçu sebebiyle ömür boyu hapse mahküm ettiği kişiler, kahraman muamelesi görmekte caddelere isimleri verilmekte,  Srebrenica soykırımı ısrarla inkar edilmektedir.

Hırvatistan Bosna ve Kosova’da yaşayan Sırp nufusu savunmak için gerekirse  savaşacağını bile ilan eden Belgrad rejimi,  kendi ülkesinde yaşayan Boşnak Arnavut Hırvat ve diğer azınlıkları yok sayıyor. AB ile tam üyelik için müzakere yürütürken NATO karşıtı politikalarla Rusya’dan silah ve cephane alarak batıya meydan okumaktan çekinmiyor. Medeni dünyaya meydan okumanın tipik bir örneği 10-11 nisan günü yaşandı. Sırbistan hava kuvvetlerine ait savaş uçakları Yeni Pazar üzerinden alçak uçuş yaparak taciz etmiş, korona virüs salgını sebebiyle zor günler yaşayan Sancak halkının hayatını daha da zorlaştırmıştır.  İşsizlik ve fakirlik sebebiyle Avrupa’da iş aramak zorunda bırakılan Sancak Boşnak milleti tepesinde savaş uçağı görmek istemiyor, iş istiyor, çalışmaz halde tutulan hastanelerinde insanca sağlık hizmeti almak  istiyor.

Sancak Boşnak milleti 30 yıldır, mili kimliğini inkar eden otoriter Belgrad rejiminden,  temel insan haklarını elde etmek için  mücadele veriyor.  Bu mücadeleyi korona virüsten  daha tehlikeli ilan eden Sırbistan’ın eski Ankara büyükelçisi Prof. Darko Tanaskoviç’in sapık zihniyetini lanetliyoruz. Yeni Pazar’da bir caddeye Aliya İZETBEGOVİÇ ismine tahammül edemeyen zalim devleti şiddetle protesto ediyoruz.