Davut Nuriler Web Sitesi

SOYKIRIM KARDEŞLİĞİ

Devletler ve milletler kendi aralarında şahıslar gibi farklı vesilelerle dostluk ve kardeşlik ilişkileri
oluşturur. Bu ilişkileri belirleyen en önemli unsurların başında maddi menfaat gelir. Menfaatten
sonra kardeşlik ilişkilerinin dini, etnik ve ideolojik gerekçeler üzerinden kurulduğuna şahit
oluyoruz. Mesela Türk milleti ve devleti, sınırları dışında olmasına rağmen Azerbaycan’la
mükemmel bir kardeşlik ilişkisi içindedir. Karabağ’ın işgalden kurtarılması ile bu kardeşlik
bambaşka bir boyut kazandı.


Soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği çatısı altında oluşturulan devasa birlik, Komünist ideolojiye
dayanıyordu. Yazımızın konusunu oluşturan Siyonist İsrail ile Sırbistan ve Bosna-Sırp yönetimini
yaklaştıran ortak nokta ne yazık her ikisinin Müslümanların varlığına kast eden düşmanlıklarıdır.
30 yıl önce Sırpların Bosna’da yaptığı soykırım ile bugün Siyonistlerin Filistin’de devam ettirdiği
soykırım tıpatıp aynıdır. Bosna’da yapılan soykırım katilleri müebbet hapisle cezalandırılmışken
Filistin ve Gazze soykırımcıları batının desteği ile toplu cinayetlerin en vahşilerine devam ediyor.
Kadın ve çocukları açlık ve susuzlukla soykırıma tabi tutan terörist katiller BM kürsülerinde, nutuk
atıyor ve ABD kongresinde ise alkışlarla karşılanıyor. Bu tablo sömürgeci batılıların gerçek yüzünü
dünyaya gösterdi. Vicdan sahibi kitleler ve dünya kamuoyu bu tabloyu protesto için ayağa kalkmış
durumda. Benzer bir kamuoyu baskısının doksanlı yıllarda soykırımcı Sırplara karşı ayağa kalktığını
hatırlıyorum. Aynı kamuoyunun baskısı 1999 da Kosova’da, Balkan kasabı S. Miloşeviç’in yapmaya
kalktığı bir soykırımı önledi.
2022 yılında yapılan parlamento seçimlerinden sonra Bosna-Hersek siyasi bir krize girdi. Uzun süren
pazarlıklardan ve dışarıdan gelen sonucunda SDA partisi ve lideri linç edildi hukümet dışına atıldı.
Bağımsız Bosna’nın ana unsuru Boşnak partisinin yer almadığı üç partili adeta kırk yamalı bohça
gibi zorlama bir koalisyon kuruldu. Halk iradesinin çiğnenmesi sonucu oluşan üçlü ( troyka )
koalisyonun zaaflarından yararlanabileceğinin farkına vararak harekete geçen bölücü ayrılıkçı
Dodik ve bazı Sırp siyasetçiler devlete yönelik saldırılarının dozunu iyice artırdılar.
Milorad Dodik’in devletin kurumlarını yıkma amacı taşıyan ve yıllardan beri devam eden bölücü
hamlelerine karşı sonunda Bağımsız Bosna yargısı harekete geçti. Uzun süren mahkeme
safhalarından sonra anayasal düzeni yıkmaktan suçlu bulunan Milorad Dodik 1 yıl 6 ay hapse
mahküm edildi. Ayrıca 6 yıl boyunca kamu hizmetleri yapmaktan men edilmesi sonucunda Bosna
Sırp yönetimi liderliğinden azledildi.


Milorad Dodik hakkında verilen mahkümiyet kararlarını tanımadığını ilan etse de sonunda kabul
etmek zorunda kaldı. Devamında Bosna-Hersek başsavcılığı M.Dodik hakkında yakalama kararı
çıkarttı. Yandaşları onu himaye ederek hapse girmesini engellediler. Sonrasında Bosna’yı terk
ederek Belgrad’da görüntü veren Dodik, Telaviv’de ortaya çıktı ve ağlama duvarında poz verdi.
10 yıldan beri Sırbistan’da iktidarını sürdüren Aleksander Vuçiç içerde yaşadığı ciddi zorluklara
rağmen, Bosna Sırp yönetimi lideri M. Dodik’in, yıkıcı bölücü hamlelerine açıktan destek vermeye
devam ediyor. Sırbistan’ın Bosna’nın iç işlerine yaptığı bu hasmane müdahaleler, Bosna’nın istikrarı

gelişmesi önündeki en büyük engeldir. Sırbistan’ın bu yıkıcı politikalarına zaman zaman
Hırvatistan’ın da katıldığını üzülerek ifade etmek zorundayım.
D. Trump‘ın yeniden ABD başkanı seçilmesi ile erkence sevinen A. Vuçiç ve M.Dodik
Washington’dan büyük ümitlerle bekledikleri desteği alamadılar ve ciddi bir hayal kırıklığı
yaşadılar. Filistin ve Ukrayna ile uğraşan D.Trump’ın balkanların siyaset cambazlarına ayıracak
zamanı olmadığı anlaşılıyor.

Öyle anlaşılıyor ki bütün ümidini ABD’nin desteğine bağlayan Belgrad İsrail ve Yahudi lobisi
üzerinden ABD’yi kendi tarafına çekmenin yollarını arıyor olsa gerek. Belgrad’ın soykırımcı İsrail’in
dışişleri bakanını birkaç hafta önce sıcak bir şekilde karşıladığını dikkatlerinize sunmak isterim.
Sırbistan ve İsrail’in kapalı kapılar ardında neler konuştuğunu zaman içinde anlama imkanı bulur
muyuz ?… bekleyip göreceğiz.

DAYTON ANLAŞMASINDAN 30 YIL SONRA BALKANLARDA İSTİKRAR
NEDEN SAĞLANAMADI ?

30. Yılını idrak ettiğimiz Dayton Anlaşması, Bosna-Hersek’in bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü
garanti eden bir anlaşmadır. Ancak Bosna coğrafyasının yarısını kontrol eden Sırp yönetimi
başından beri Bosna’nın bağımsızlığını içine sindirememekte her fırsatta ayrılıkçı bölücü
söylemlerle Bosna’dan ayrılarak Sırbistan’la bütünleşme hedeflerini açıkça dile getirmekten
vazgeçmiyor. Bu politika Bağımsız Bosna devletini yıkmadan başka bir şey değildir.
Sırbistan ise Bosna’nın bağımsızlığını tanıdığını her fırsatta resmen ilan etmişse de bazen açık
bazen de el altından Bosna Sırp yönetiminin ayrılıkçı bölücü hamlelerini maddi ve politik destek
vermeye devam etmektedir. Belgrad’ın uluslar arası ilişkilerde çelişkili ve iki yüzlü politikaları soğuk
savaş yıllarından bu tarafa gelenek haline gelmiştir.
Mesela Ukrayna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü desteklediğini deklere ederken
Moskova ile her çeşit maddi ve politik gizli ve aleni münasebetlere devam etmekten geri
durmamaktadır. Bunun tipik örneği batı dünyası Rusya’ya 2 yıldır yaptırım uygularken Belgrad bu
yaptırımlara katılmayacağını tekrar etmekten çekinmiyor.
Son yaşadığımız örnekte Belgrad’ın çelişkili poltikalarının iç yüzünü bir kere daha gözledik.
Türkiye’nin Kosova’ya sattığı dronlarla ilgili Sırbistan basınının düşmanca yayınlarına
Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç de katılmış ve Türkiye’nin Kosova’ya dron satışını hasmane bir
tavır olarak nitelemişti. Bir gün sonra ise çark eden A.Vuçiç geri adım atmak zorunda kalmış ve
Türkiye ile dostluk ilişkilerini devam ettireceklerini açıkça ilan ederek herkesi şaşırtmıştı.
SIRBİSTAN’IN BOSNA-HERSEK VE KOSOVA POLTİKALARI ÜZERİNE
Sırbistan’ın batı balkanları istikrarsızlaştıran iki yüzlü politikalarının en çarpıcı örneği Bosna-
Hersek’le ilgilidir. Dayton anlaşması ile bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü garanti altına alınan

Bosna-Hersek’i yıkma amacı taşıyan politikaların en büyük organizatörü ve uygulayıcısı
Sırbistan’dır. Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkan Sırbistan gerçekte Bosna’nın da bağımsızlığını
mecbur kaldığı için tanımıştır. Sırbistan hem Kosova hem de Bosna topraklarına çökerek BÜYÜK
SIRBİSTAN’I kurma hedeflerinden asla vaçgeçmemiştir.
Sözde vazgeçmiş görünse de Sırp dünyasını birleştirme söylemleri ile BÜYÜK SIRBİSTAN idealini
gerçekleştirme çalışmaları aynen devam etmektedir. Sırpların devlet anlayışında nerede Sırp
yaşıyorsa orası Sırp devletine aittir. Mesela Sırp anayasasında Kosova Sırp toprağıdır ve Sırp nüfus
çok az da olsa Kosova Sırp toprağıdır ve Arnavutlardan oluşan Kosova devleti asla tanınmayacaktır.
BATI DÜNYASI BUNDAN SONRA KİMİN YANINDA DURACAĞINA ARTIK KARAR VERMELİ
Geçen 30 yıl içinde hem ABD hem de AB Sırbistan’ın bu yayılmacı politikalarına karşı bir duruş
sergilediler. Her fırsatta ve uluslar arası kurumlarda yayılmacı Sırp politikalarını kabul etmediklerini
Bosna-Hersek’in bağımsızlığına sahip çıktıklarını deklere etmekten geri durmadılar.
Ancak Bağımsız Bosna-Hersek’i her fırsatta yıkacağını alenen ilan eden ve bu yolda çalışan Bosna
Sırp yönetiminin hamlelerine hep sessiz kaldılar. Bu sessiz kalış ayrılıkçı Sırp yönetimleri tarafından
destek olarak algılandı. Bu sebepten ayrılıkçı Sırp yönetimleri Her geçen gün şımararak
faaliyetlerini artırdılar. Her yıl bağımsızlık referandumları ile Bosna’yı tehdit ettiler.
Milorad Dodik hakkında verilen mahkeme kararları ve gözaltı hamleleri bu şımarıklığa bir son
verecek mi bekleyip göreceğiz. Bu satırların yazarı olarak Bosna’daki ayrılıkçı bölücü faaliyetlerin
sona ereceğini düşünmüyorum. Hakikatte Bosna’daki bölücü hareketlerin arkasında Sırp ırkçılığı
kadar İslamofobik motiflerin de olduğundan eminim. Batının islamofobik etkiler altında ayrılıkçı
Sırplara göz yumduğunu düşünüyorum.

MİLORAD DODİK BİNYAMİN NETANYAHU’NUN KARDEŞİ İDDO NETANYAHU’YU
NEDEN MİSAFİR ETTİ ?

Milorad Dodik ekim ayının ortalarında Bosna Sırp yönetiminin başşehri Banja Luka enteresan bir
kişiyi ağırladı. İddo Netanyahu adlı bu kişi Soykırımcı Binyamin Netanyahu‘nun küçük
kardeşidir.“İTAMAR K” adlı kitabını tanıtmak için Banja Luka’ya gelen İddo Netanyahu toplantı
süresince Dodikle birlikte samimi pozlar verdi ve sıcak misafirperverliği için teşekkür etti.
Filistin ve Gazze’de işledikleri soykırımlar sebebiyle dünya kamuoyunun nefretini kazanan İsrail’e
Belgrad ve Banja Luka’da gösterilen bu yakınlığın sebebini araştırdığımızda enteresan sonuçlar
çıkıyor. Bosna düşmanı bölücü Sırplarla Siyonist Yahudiler arasında nasıl bir ortak nokta olduğu
sorusu akla geliyor. Sırbistan’ın yıllardır İsrail’e yaptığı yüklü silah satışından ciddi gelir elde ettiğini
herkes biliyor. Aynı Sırbistan sadece İsrail’e değil Ukrayna’da silah ve mühimmat satıyor.
Silah ticaretinin yanında her ikisinin Müslümanları soykırım yolu ile yok etme amacı onları müttefik
yaptığını düşünüyorum.

24 EKİM 2025 DAVUT NURİLER


Bosnalı Sırp lider Dodik, Ağlama Duvarı’nda bağımsızlık için dua etti

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi Milorad Dodik,
İsrail’deki Ağlama Duvarı (Burak Duvarı) ziyaretinde Bosna Hersek’teki
iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı için dua etti.

İsrail temasları kapsamında Ağlama Duvarı Başhahamı ile de bir
araya gelen Dodik, duvarın taş blokları arasına bir not koydu.
Dodik, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Yahudi halkının
özgürlüğü ve devleti için verdiği sonsuz mücadelenin sembolü olan bu
kutsal mekanı ziyaret etmek özel bir duygu. Devlet olmadan
özgürlüğün olmayacağını bize öğreten büyük bir tanıklık. Biz Sırplar
da eşit derecede acı çeken bir milletiz ve bu nedenle Yahudi halkı ile
yakın ve kardeşiz” ifadesine yer verdi.

Sırp lider Dodik ayrıca Ağlama Duvarı’nda ailesi ve değer verdiği
insanlar için sağlık ve mutluluk dilediğini ve Sırp Cumhuriyeti
entitesinin bağımsız olması için dua ettiğini belirtti.