Davut Nuriler Web Sitesi

ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ BİR YIL SONRA İKTİDARI DEĞİŞTİREBİLECEK Mİ?

1 Kasım 2024 günü Voyvodina bölgesindeki Novi Sad şehrinde masum 16 yolcunun ölümü ile
sonuçlanan tren istasyon çatısı çöktü. Bu olayda masum 16 kişinin ölümüne sebep olanların
cezalandırılması kamudaki yolsuzlukların ortaya çıkarılması talebi ile başlayan protesto gösteri ve
mitingleri hızını kaybetmeden devam etti. Üniversitelerde hatta liselerin büyük kısmında öğretim
faaliyetleri yürümedi. Zaman zaman bazı ana arterler trafiğe kapatıldı. iktidar karşıtı kitlesel gösteriler
ülke çapında yayılarak ülkenin tek gündem maddesi olma konumunu sürdürmeye devam ediyor.

Gerek ülke içinde gerek uluslar arası kamuoyunda cevabı aranan soru bu halk hareketi ne zaman ve
nasıl sonuçlanacağı üzerinde yoğunlaşmış bulunuyor. 25 yıl kadar önce 5 ekim 2000 yılında benzer
halk hareketi ile Slobodan Miloşeviç liderliğindeki Eski Yugoslavya ( Sırbistan-Karadağ ) rejimi
devrilmişti. Devrik lider S.Miloşeviç bir yıl sonra Lahey’deki savaş suçları cezaevinde gönderilmişti.
12 yıldan beri iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç benzer bir akıbeti yaşar mı
sorusunun cevabı aranıyor. Bu yazımızda bu soruya cevap aramaya çalışacağız.


Yargı ve Hukümetin soruşturmalar konusunu çok ağırdan alması daha doğru bir ifade ile
göstermelik istifa ve birkaç gözaltı dışında hiç bir şey yapılmaması, protestoları tırmandırdı.
Üniversiteleri çalışamaz hale getiren öğrenci akademisyen ve sanatçıların oluşturduğu kitlelere,
iktidardan memnun olmayan çiftçi esnaf işsiz ve benzeri iktidar muhalif gurupların katıldığı
gözlenmektedir. Yaz ayları boyunca gösterilere katılım azalmış olsa da devam etti.


Mitinglerde taşınan pankartlar ve konuşmalardan anlaşıldığı kadarı ile Cumhurbaşkanı A. Vuçiç ve
hükümet, Novi Sad tren istasyonunda yaşanan felaketle ilgili, devlet kurumlarını ve yargıyı
çalıştırmamak ve yolsuzluk yapanları korumakla suçlanmaktadır.

ALEKSANDER VUÇİÇ VE PARTİSİ SNS 2012 DEN BERİ İKTİDARDA


Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç, ve partisinin 2012 den beri iktidarda olduğunu hatırlatarak
devam edelim. 2023 yılının aralık ayında yapılan erken seçimlerden sonra iktidar partisi SNS’in
başkanlığını bırakan A. Vuçiç, partisi‘nin başına getirdiği Miloş Vuçeviç’i aynı zamanda hükümeti
kurma görevi ile başbakanlığa getirmişti. Henüz bir yılını doldurmayan bu hukümet Novi Sad merkezli
bu protestolar sebebiyle istifa etmek zorunda kaldı. Vuçiç yeni hukümeti muhaliflere kurban etti.
Hukümetin istifası ile durmayan gösteriler sonrasında Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç aylar sonra
düzenlediği bir mitingle ilk defa göstericilere cevap verdi. Üniversiteleri ve liseleri çalıştırmayan
göstericileri turuncu devrim peşinde olmakla suçlayan Vuçiç, istifa etmeyeceğini söyledi. Muhalifleri
demokrasiye bağlı olmaya çağıran Vuçiç iktidarın sokak gösterileri ile değiştirilmesine izin
vermeyeceğini ifade etti.


Birinci yıldönümüne yaklaşan hukümet karşıtı protestolar dünya medyasının da gündemini işgal
etmeye başladı. Moskova’da yayınlanan bir raporda Putin AB’ yi Sırbistan’da darbe hazırlamakla

suçladı. ABD ve AB’nin Rusya’ya yaptırımlarına karşı çıkan A. Vuçiç, batı dünyasının talepleri ile
Moskova arasında sıkışmış bulunuyor. 2013 yılından beri AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten
Sırbistan, Rusya ile ilişkileri koparmaya zorlanmaktadır.


25 YIL SONRA TARİH TEKERRÜR EDER Mİ ?


25 Yıl önce 5 ekim 2000 de, muhalif kitlelerin meydanlara dökülmesi sonunda Belgrad’da 13 yıllık
Slobodan MİLOŞEVİÇ rejimi sona ermişti. Günümüzdeki protestoları düzenleyenler A.Vuçiç’i benzer
akıbetle tehdit ediyorlar. Bu tehditlerin gerçekleşme ihtimali üzerine şöyle bir değerlendirme
yapabiliriz. Aslında günümüz şartlarını 25 yıl öncesi ile benzetmek mümkün değildir.


1999 yılında Kosova’da yaptıkları sebebiyle NATO hava harekatına maruz kalan o zamanın devleti
Yugoslavya ( Sırbistan+Karadağ ) asker ve polisini Kosova’dan çekmek zorunda kalarak ciddi bir askeri
mağlubiyet yaşamıştı. Bu mağlubiyet S. Miloşeviç’in ülkede sahip olduğu seçmen desteğini
kaybetmesine yol açmıştı. Günümüzde batı ile savaşan bir Sırbistan olmadığını belirtmek isterim.
Aksine 2013 yılında AB aday statüsü kazanmış bir Sırbistan devleti olduğuna dikkat çekmek isterim.
Brüksel ile yürüyen bu sürecin yanında A. Vuçiç panslavist bağlar sebebiyle Moskova ile ilişkileri sıcak
tutmaya çalışıyor. Çin ile sağlanan işbirliği ile ülkeye ciddi yatırımlar çekilmiş bulunuyor. Türkiye ile de
başta ticaret olmak üzere her alanda ilişkiler artmış durumdadır.
Saydığımız bu ilişkiler ağının çok az bir kısmına sahip olan Miloşeviç rejimi BM ambargoları sebebiyle
yalnızlık içinde idi. Ve devrilmesi mukadder bir konuma düşmüştü.
Balkanların en köklü devletlerinden biri olan Sırbistan’da ne kadar protesto yaparsanız yapın Sırp
Bilim ve Sanat Akademisi ( SANU ) ve Sırp Ortodoks Kilisesinin yeşil ışık yakmadığı hiçbir hareket
başarıya ulaşamaz. Mayıs ayında Moskova’da 2. Dünya savaşının bitişinin 80. Yıldönümünde Rus
Ortodoks Kilisesi ile Sırp Ortodoks Kilisesinin güçlü bir birlik mesajı verdiğine şahit olduk.
Uluslar arası konjonktür protestocuların başarıya ulaşmasını zorlaştıran bir manzara arz ediyor.
İktidar muhaliflerinin işini zorlaştıran çok önemli diğer bir husus da meydanlarda süren protesto
gösterilerinde siyasi muhaliflerin yer almamasıdır. Aldığımız bilgilere göre büyük çoğunluğu siyaset
dışı kişilerden oluşan protestocular muhalefet partilerine de güvenmiyor ve onlarla birlikte resim
vermek istemiyorlar. Mevcut hukümeti istifa ettirmeleri durumunda nasıl bir yönetimin ülkeyi idare
edeceği, cevabı olmayan bir soru olarak ortada duruyor.


SIRBİSTAN’DA DOĞACAK BİR SİYASİ KRİZİN BÖLGEYE ETKİLERİ NE OLABİLİR ?


Sırbistan’da yaşanan olumlu veya olumsuz her olayın bölgeyi derinden etkileme potansiyeli vardır.
Sırbistan 2013 yılından beri AB ile tam üyelik müzakereleri yürütmektedir. Ancak BREXİT’ten bu
zamana bu müzakerelerde her hangi bir ilerleme sağlanamadı. 2022 den bu tarafa yani Rusya’nın
Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonundan bu tarafa Sırbistan’ın batı dünyası ile ilişkileri
kötüleşmektedir. Sırbistan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunurken aynı zamanda Moskova ile
sıcak ilişkiler kurmaktan geri durmamaktadır. Birbiri ile çelişki içindeki bu politikaları Sırbistan’ın
ısrarla sürdürmeye çalıştığı görülmektedir. Aslında A. Vuçiç hem Ukrayna hem de Rusya ile dost
kalarak iki ülke arasında arabuluculuk rolü oynamak için uğraştı. Ancak Türkiye varken hem Ukrayna
hem de Rusya, A. Vuçiç’in arabuluculuk taleplerini dikkate değer bulmadı.

Sırbistan’ın tüm şehirlerinde sokak ve meydanlarda süren iktidar karşıtı gösteriler toplumda ciddi bir
kutuplaşmaya sebep oldu. AB ile bütünleşme yanlıları iktidara karşı protestolara tam destek verirken,
diğer tarafta ise Rusya ve doğu dünyası ile yakınlaşma taraftarları iktidarın yanında bir tavır içinde
görünüyor.


Ülkedeki bu keskin bölünmüşlüğü medyada görmek mümkün. Televizyonlarda sosyal medyada ve
yazılı basında bu iki taraftan birini desteklemeyen yayın bulmak nerede ise mümkün değildir. Her iki
taraf da 1 kasımda birinci yılını dolduracak günü bekliyor.

SIRBİSTAN’DA İKTİDAR DEĞİŞMESİ SONUCU NELER DEĞİŞEBİLİR ?


Herhangi bir kriz ve iktidarın düşmesi durumunda nasıl bir değişim olacağı üzerine bazı
değerlendirmeler yapmaya çalışalım. Bu değerlendirmeleri yapabilmek için 25 yıl öncesine gidelim ve
S. Miloşeviç sonrasında yaşananlara bir göz atalım.


Yugoslavya’nın dağılma sürecinde S. Miloşeviç yönetimindeki Sırbistan-Karadağ ortak devletinin
uyguladığı poltikalar Belgrad’da bir buçuk asırdan beri yürütülen devlet politikalarıdır. Zaten S.
Miloşeviç liderliğindeki Sırbistan Sosyalist Partisi (SPS ) otokratik tek parti rejiminin yegane partisi
Yugoslavya Komünistler Birliği’ nin ( SKJ ) tek mirascısı idi. Miloşeviç sonrası gelen devlet başkanı
Vojislav KOŞTUNİCA ile birlikte iktidara gelen hukümet Miloşeviç’in kadrolarında köklü bir değişiklik
yapmadı, yapamadı. Başbakan olarak hukümeti kuran Zoran CİNCİÇ 28 haziran 2001 günü Miloşeviç’i
Lahey’deki savaş suçları mahkemesine teslim etti. Sırbistan’da iktidarı elinde tutan radikal milliyetçi
güçler ( derin devlet ) Başbakan Z. Cinciç’i 12 mart 2003 günü hukümet binasının kapısı önünde
kurşunlayarak öldürdü. Bu cinayetle topluma verilmek istenen mesaj S. Miloşeviç rejiminin
uyguladığı devlet politikalarından sapmak isteyenleri nasıl bir akıbetin beklediğini göstermek amaçlı
idi.


Miloşeviç iktidardan gitmiş ancak onun politikaları ve kadroları olduğu gibi icraatlarına devam
etmiştir. A. Vuçiç için de aynı şey söylenebilir. İktidara gelen ve gidenlerden bağımsız olarak
Belgrad’da devlet politikaları uygulanmaya devam eder. Bu politikaların seçimle değişmesi söz konusu
değildir. Söz konusu politikaları değiştirmeye tek yetkili kurum SANU yani Sırbistan Bilim ve Sanat
Akademisi kurumudur.


Cumhurbaşkanı A. Vuçiç geçen hafta Belgrad’da düzenlediği askeri geçit töreninde karşıtlarına ayakta
dimdik ayakta olduğu mesajını verdi. Muhalifler ise birinci yıldönümü için bütün ülkeyi ayağa
kaldıracaklarını ve iktidarın ayakta kalmasının mümkün olmayacağı şeklinde iddialarla hazırlıklar
yapıyor. Bekleyip göreceğiz.

23 EKİM 2025 DAVUT NURİLER